Duygusal Manipülasyonlar Hayatımızın Neresinde?

Duygusal manipülasyonlar uzun zamandır sadece romantik ilişkilerde değil arkadaşlar arasında, aile içinde veyahut hayatın her yanında karşımıza çıkmaktadır ve bunların çoğu zaman farkına varmamaktayız. Çünkü duygusal manipülasyon, fiziksel bir zarar ya da doğrudan bir hakaret gibi gözle görülür biçimde gerçekleşmez. Aksine, çoğu zaman ince, sinsice ve kimi zaman sevgi kisvesi altında karşımıza çıkar. İnsan bazen kendisine yöneltilen davranışın zararlı olup olmadığını bile ayırt edemez. Ne zaman ki içimizde sürekli bir huzursuzluk, bir yetersizlik hissi belirir ve bir şeylerin doğru gitmediğini sezsek de adını koyamayız. İşte duygusal manipülasyon tam da bu bulanıklıkta hayatımıza sızar.
Birinin sizi sürekli suçlu hissettirmesi, yanlış bir şey yapmamışken özür dilemeye zorlanmanız, sizi görmezden gelerek ya da sessiz kalarak cezalandırması. Bunların hepsi duygusal manipülasyonun farklı biçimleridir. Dahası, bu davranışlar genellikle alışkanlık haline gelir ve manipülasyonu uygulayan kişi çoğu zaman bunun farkında bile değildir ya da bunu “ilişkinin doğası” sanabilir. Manipüle edilen kişi ise zamanla kendi algısından, duygularından ve hatta gerçeklikten şüphe duymaya başlar.
Örneğin “Ben seni düşündüğüm için böyle yapıyorum” gibi cümleler, ilk bakışta sevgiyle bezenmiş gibi görünse de altında baskı, kontrol ve yönlendirme olabilir. Bu tür ifadelerle kişi, kendi sınırlarını çiğnettiğini fark etmeden karşısındakine boyun eğmeye başlar. “Sen abartıyorsun, öyle bir şey söylemedim” ya da “Bu senin hayal gücün” gibi sözler ise kişinin yaşadığı duygusal deneyimi gaslighting yöntemidir. Zamanla kişi, kendi hafızasından ve yargılarından şüphe eder hale gelir.
Duygusal manipülasyon birçok farklı biçimde karşımıza çıkar. En yaygın türlerinden biri olan gaslighting, kişinin kendi algısından ve hafızasından şüphe duymasına neden olacak şekilde gerçekliği çarpıtmaktır. Suçluluk yükleme, bir kişiyi istenmeyen bir davranışı yapmaya zorlamak için vicdanına oynanmasıdır; örneğin, “Bunu yapmazsan beni hiç düşünmüyorsun” gibi ifadelerle karşı taraf baskı altına alınır. Sessizlikle cezalandırma, bir iletişim kurmama ya da duygusal mesafe koyma yoluyla kişinin cezalandırılmasıdır. Ayrıca, aşırı yüceltme ve değersizleştirme döngüsü içinde kişi önce pohpohlanır, sonra ani bir şekilde küçümsenerek duygusal bağımlılık yaratılır. Kurban rolüne bürünme ise kişinin sürekli mağdur gibi davranarak diğerinin empatisini sömürmesidir. Bu manipülasyon biçimleri, bireyin özgüvenini ve özsaygısını zedelerken ilişkilerde dengesiz bir güç yapısı oluşturur.
Duygusal manipülasyon çoğu zaman yalnızca bireysel ilişkilerle sınırlı kalmaz. Aile içinde, çocuklara sürekli “Biz senin için her şeyi yaptık, karşılığında bunu mu layık gördük?” gibi cümlelerle vicdan yüklenebilir. Arkadaş ilişkilerinde biri sürekli kendini mağdur gibi göstererek diğerinden sonsuz bir anlayış bekleyebilir. Bu durum, manipüle edilen kişide sürekli bir “yetememe” hissi yaratır ve ilişki bir denge değil, yük haline gelir.
En tehlikeli olanı da, manipülasyonun bir sevgi biçimi gibi sunulmasıdır. Bir kişi sizi sevdiğini söylüyor ama sizi küçümsüyor, sizi suçluyor, hislerinizi yok sayıyorsa, bu gerçek bir sevgi değil; o sevginin ardına gizlenmiş bir kontrol dürtüsüdür. Sevgi, baskı yapmaz, suçluluk yüklemez, kişiyi kendisinden uzaklaştırmaz. Aksine, sevgi alan açar; büyümeye, gelişmeye, kendin olabilmeye imkan tanır.
Bu tür ilişkilerden uzaklaşmak, sınır koymak ya da hayır demek ilk başta zor olabilir. Zira manipülatör, kişinin duygusal bağlarını, değer verdiği yönlerini çok iyi bilir ve genellikle bu zayıf noktalara oynar. Ancak kişi önce fark ederek, sonra kendi duygularını küçümsemeyi bırakarak bu çemberi kırabilir. Gerçeklikten şüpheye düştüğünde, hissettiklerinin geçerli olduğunu kendine hatırlatmak, sağlıklı ilişkilerin temelini atmanın ilk adımıdır.
Unutmamak gerekir ki sağlıklı ilişkilerde karşılıklı güven, saygı ve açıklık esastır. Bir ilişkide sürekli suçlu hissediyorsan, kendinden vazgeçmen bekleniyorsa ya da duyguların önemsenmiyorsa bu, ilişkinin değil; manipülasyonun işaretidir. Fark etmek bazen can yakar ama iyileşmenin de ilk koşuludur. İnsan, önce kendini korumayı öğrenmelidir. Çünkü duygusal güvenlik, en az fiziksel güvenlik kadar değerlidir.