namaz vakti
00:00:00
22 Ekim 2024
İmsak: 05:59
Güneş: 07:20
Öğle: 13:01
İkindi: 16:03
İftar: 18:32
Yatsı: 19:48
İzmir
Öğle
Öğle
KALAN SÜRE
00:00:00
22 Ekim 2024
İmsak: 05:59
Güneş: 07:20
Öğle: 13:01
İkindi: 16:03
İftar: 18:32
Yatsı: 19:48
İzmir
Salı,
22 Ekim
weather
AÇIK
19°
weather
AÇIK
Nöbetçi Eczaneler
nobetci-eczane
İl Seçimi:
İlçe Seçimi:
yazar
Erdi Akman
İmtiyaz Sahibi
Geçtiğimiz aylarda gerek ekonomide yürütülen politikaların etkisi gerekse iktidarın muhalefetin kazandığı belediyeleri hizmet verme açısından sıkıntıya sokmaya çalışmak için belediyelerin birikmiş SGK borçlarının tahsili gündeme gelmişti.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, SGK'ya en fazla borcu olan belediyeleri açıklamış, bunlardan bir tanesinin de İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğunu dile getirmişti.Tabi Bakan Işıkhan'ın bu sözleri siyasi arenada yeni bir polemik yarattı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SGK borçlarının tahsilinin yerel seçimlerden birinci parti çıkan CHP'li belediyeleri çalıştırmamak ve pasifize etmek için bir hamle olduğunu söylemişti.Bugün gelinen noktada Bakanlık borçların tahsili konusunda kararlı. İzmir'deki birçok belediyenin de hadlerinin üzerinde bir borcu bulunuyor SGK'ya. Velhasıl kelam bu borçların tahsili zaten ekonomik anlamda zor bir durumda olan belediyeleri hizmet anlamında daha da geriye götürecek gibi gözüküyor. Bu da belediyeler için çok büyük bir handikap. Çünkü gelen paranın birçoğu tekrar geri gidecek ve elinizde hizmet üretmek için yeterli kaynak olmayacak.Bu sorunu hep iki aşamalı düşünüyorum. Birincisi borçların tahsili konusunda hükumeti asla masum bulmuyorum. Ekonomideki kötü tabloyu hepimiz görüyoruz. Ayan beyan ortada her şey. Fakat bunun sorumlusu da yine hükumet. 22 senedir devleti yöneten yine kendileri. Bugün ortaya çıkan ağır faturanın bedelini herkese ödetmeye çalışıyorlar. Bunun dq hepimiz farkındayız.İkinci aşaması ise belediyelerin kötü yönetimi. Yeni gelen belediye başkanlarına Allah sabır versin demek geliyor bazen içimden... Göreve geldikleri günden beri maddi problemler başta olmak üzere birçok sorun yaşadılar. Belediyelerin birçoğunun mali bilançosu berbat durumda. Bir kamu kurumu belediyeler. Ve vatandaşa hizmet etmek için var ama hizmet etmek için tüm kaynakları sömürülüyor.SGK borçlarının bu kadar yüksek olmasının sebebi de belediyeleri siyasi rant için şirket mantığına sokulmasından ileri geliyor. Bir ilçede ya da ilde belediye başkanlığı seçimi mi var. Delegelerin belediyelere işe alınma vaadi ile oyları satın alınıyor. Bütün ilçelerde değişmez bir kural oldu bu. Her seçim döneminde işe alınan insanlar da belediyelere mali anlamda büyük yük oluyor. Bu durum böyle devam ediyor ve hiçbir önlem alınmıyor.İşe alınan personel sayısı o kadar fazla ki. Belediyeler bir yerden sonra bu personellerin SGK borcunu ödememe durumuna giriyor. Bir yapılandırma ile öderiz kafasına giriyor yöneticiler. Sonra da bu durum ortaya çıkıyor.Bundan önceki belediye başkanlarının birçoğu bu işe alet oldu. Ve hepsinin ilçelerine zararı oldu. İşe alınanlar ise inanın çalışmaktan aciz. Kime iş vermeye sahaya sürseniz "Ben filanca vekilin ya da kişinin adamıyım" diyerek size posta koyabiliyor. Bazı belediyelerde çaycıların yeri bile değişmiyor. Çaycı yeri değişse torpili olan vekili arıyor. O da bir telefonla olaya müdahil oluyor. Burnunu sokmaması gereken yere sokuyor...Belediyelerin SGK sorunu yaşaması normal yani. Bu düzen böyle devam ederse daha da devam edecek. Umarım yeni başkanlarımız bu duruma bir dur der. Tek temennim o yönde.
Evet evet başlık ironi gibi gözükebilir ama değil. Konu gündem sürekli değiştirilip ekonomi göz arda edilmesi sağlanıyor. Yeni konumuz Ekrem İmamoğlu’nun yargı eliyle siyasi yasaklı hale getirilmeye çalışılması. Seçim yoluyla İstanbul’u 2 dönemdir elde edemeyen iktidar, saçma sapan bir “ahmak” cümlesi sebebiyle İmamoğlu’nu belediyeden atmaya uğraşıyor. Gündem için al sana mükkemmel bir oyalama sebebi. Neden böyle diyorum .Önümüzdeki asıl gündem ne? Tabi ki de asgari ücret.. Bütün işçi sendikalarının birleşip asgari ücret adalet eşit vergi üzerine gösteriler yaptığı dönemde siyasilerin tek derdi siyasi yasaklar ve “ahmak” cümlesi olmuş. Ortalık yangın yeri ateş bahçeyi geçti eve girdi. Mutfak yanıyor. Cep yanıyor. Ev sahibi şikayetçi istediği gibi kira geliri elde edemiyor. Kiracı şikayetçi ev sahibinin istediği rakamları veremiyor. Yeni eve geçemiyor. Öğrenci şikayetçi okumak için maddi durumu el vermiyor. Yurt bulamıyor, ev bulamıyor. Yol parası bulamıyor. Karnını doyuramıyor..İşçi aldığı ücretten şikayetçi et alamıyor, makarna alamıyor makarna!. Enflasyon adı altında o kadar fiyatlar dönüyor ki ortada. Kafelerde su 10 TL gidin herhangi bir zincir markete su 3,5 TL. Aradaki farkların maaliyeti falan nasıl oluyor oda su buda su neden bu kadar uçurum? Resmen birileri enflasyon adı altında çuval çuval paraları cebine koyarken, asgari ücret ve bir üzeri alan kesim sürünmeye mahkum bırakılıyor. Asgari ücrete gelecek zam, emekliye verilecek zam, memura verilecek zam derdine düşülmesi gerekirken biz hala enerciiii biz hala “ahmak” biz hala anayasa tartışıyoruz. Biz hala top peşinde koşuyoruz. Okullarda hademelerin 4/1 ücrete çalıştırılmak istendiği ortamda okullardaki öğrencilerin hastalıktan kırıldığı temizlikten yoksun kaldığı bir ortamda yapılan eğitimi tartışmamız gerekirken. Bütün derdimiz “Ahmak” cümlesiyle İmamoğlu’nun siyasi yasağı oldu. İktidar çok iyi biliyor gündem oyalamayı çok..Ses çıkarmadığımız her gün bu ücretlere mahkum kalacağız.. bu enflasyon altında ezileceğiz. Tasarruf tedbirlerinin anca halka uygulandığı. Devlet kurumlarında Milyar TL milyon TL’lerin fütursuzca harcandığı bu dönemde faturayı halkın ödediği vergilerden çıktığını ne zaman anlayacağız çok merak ediyorum..Neyse Koyun “asgari ücret”, kasap “Siyasi yasak” derdinde..