Yapay Zeka ve Adaletin Geleceği: Alman Hukukunda Dijital Dönüşüm

Adaletin hızını ve etkinliğini arttırmak için yapay zeka ne kadar güvenilir? Almanya ve Avrupa Birliği'nin bu konuda attığı adımlara yakından bakıyoruz..
Adaletin Dijitalleşmesi: Yapay Zekânın Yargıya Etkisi
Yapay zekâ (AI), son yıllarda birçok sektörde olduğu gibi hukuk ve yargı sistemlerinde de devrim yaratma potansiyeline sahip. Özellikle Almanya, bu dönüşümün öncülerinden biri olarak dikkat çekiyor. Almanya'nın yargı sistemindeki zorlukları aşmak için AI teknolojilerini kullanması hem fırsatlar hem de etik tartışmalar doğuruyor. Avrupa Birliği (AB) de bu konuda kapsamlı bir düzenleme olan AB Yapay Zekâ Yasası ile sürece katkıda bulunuyor. Bu yasa, yapay zekânın güvenilir, insan odaklı ve etik kurallara uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamayı hedefliyor. Ancak, yargıda AI kullanımı sadece teknik bir konu değil; aynı zamanda bağımsızlık, şeffaflık ve adalet ilkeleriyle ilgili önemli sorular doğuruyor.
Yapay Zekânın Alman Yargı Sistemine Entegrasyonu: Fırsatlar, Etik Sorunlar ve Düzenlemeler
Yapay zekâ (AI), son yıllarda hukuk ve adalet sistemlerinde önemli bir dönüşüm yaratmaya başlamıştır. Almanya’da yapay zekâ teknolojilerinin yargı sistemine entegrasyonu hem hukuki süreçlerin hızlandırılması hem de kararların tutarlılığının artırılması açısından büyük bir potansiyel taşımaktadır. Özellikle Nürnberg Yüksek Bölge Mahkemesi’nde (Oberlandesgericht Nürnberg) görülen önemli bir dava, yapay zekânın delil değerlendirme ve hukuki karar alma süreçlerindeki rolünü gözler önüne sermiştir. Bu dava, yapay zekânın büyük veri analizinde, ilgili içtihatların tespitinde ve hukuki karar önerilerinde kullanılabileceğini göstermiştir. Ancak, bu teknolojilerin sunduğu fırsatlar kadar, etik zorluklar ve yasal düzenlemeler de dikkate alınmalıdır.
Yapay Zekânın Yargı Sistemindeki Uygulamaları
Almanya’nın yargı sistemi, 2023 yılı sonu itibarıyla 923.452’den fazla açık dava dosyasıyla ciddi bir iş yüküyle karşı karşıyadır. Federal ve eyalet hükûmetleri, bu yükü hafifletmek için yapay zekâ teknolojilerini kullanmayı araştırmaktadır. AI araçları, dava yüklerini yönetmek ve yargı sisteminin üzerindeki baskıyı azaltmak için geliştirilmektedir. Berlin Başsavcısı Margarete Koppers, yapay zekânın belirli davalarda insan zekâsının gerekip gerekmediğini belirlemek için kullanılabileceğini ifade etmiştir. Bu, yapay zekânın yargısal operasyonları dönüştürme potansiyelini vurgulamaktadır. Bir diğer önemli uygulama alanı, hukuki belge analizinin otomasyonudur. Yapay zekâ destekli araçlar, büyük hacimli hukuki metinleri hızlı bir şekilde tarayarak ve yorumlayarak, hâkimlerin ve hukukçuların ilgili içtihatları ve hukuki ilkeleri daha verimli bir şekilde tespit etmelerine yardımcı olmaktadır. Bu, karar alma süreçlerini hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda hükümlerin doğruluğunu ve tutarlılığını artırmaktadır. Ayrıca, üretken yapay zekânın (Generative AI) hukuk sektörüne girişi, standart görevlerin otomasyonu ve karmaşık hukuki analizlerde destek sağlama açısından bir paradigma değişimini temsil etmektedir.
Etik Sorunlar ve Zorluklar
Yapay zekânın yargı sistemine entegrasyonu, şeffaflık, adalet, hesap verebilirlik ve tarafsızlık gibi etik konuları gündeme getirmektedir. AI sistemlerinin hukuki belgeleri ve içtihatları analiz etmek için kullanılması, yargıçların ve hukukçuların işlerini kolaylaştırsa da bu sistemlerin algoritmalarının şeffaf olması büyük önem taşımaktadır. AI’nin nasıl karar verdiğinin anlaşılmaması, yargı kararlarına duyulan güveni zedeleyebilir. Bir diğer önemli endişe, yapay zekâ sistemlerinde ortaya çıkabilecek önyargılardır. AI algoritmaları, tarihi verilere dayanarak eğitildiği için bu verilerde yer alan önyargıları sürdürebilir veya artırabilir. Bu durum, özellikle AI’nin yargı kararlarında yoğun bir şekilde kullanılması durumunda, adaletsiz sonuçlara yol açabilir. Nürnberg Yüksek Bölge Mahkemesi’nde görülen dava, yapay zekâ tarafından üretilen bilgilere ne kadar güvenileceği sorusunu gündeme getirmiştir. Bu nedenle, yapay zekâ araçlarının titizlikle denetlenmesi ve doğrulanması gerekmektedir.
AI sistemlerinin yargı süreçlerine entegrasyonu, aynı zamanda hesap verebilirlik sorularını da gündeme getirmektedir. AI tarafından verilen veya etkilenmiş kararların sorumluluğu kime ait olacaktır? Avrupa Konseyi’nin CEPEJ tarafından kabul edilen Yargı Sistemlerinde Yapay Zekâ Kullanımına İlişkin Avrupa Etik Şartı, bu tür etik endişeleri ele almak için rehber ilkeler sunmaktadır. Bu ilkeler, AI uygulamalarının temel haklara saygı göstermesini, ayrımcılığı önlemesini ve yargı süreçlerinde insan denetimini sürdürmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Mevcut Düzenlemeler ve Hukuki Çerçeve
Almanya’da yapay zekâ teknolojilerinin yargı sistemine entegrasyonu, genel olarak verimliliği artırmayı ve inovasyonu teşvik etmeyi amaçlayan bir yasal çerçeve ile düzenlenmektedir. Bununla birlikte, bu teknolojilerin etik sınırlar içinde çalışmasını sağlamak da öncelikli bir hedeftir. Avrupa Birliği’nin AI Yasası (AI Act), yapay zekâ yeniliklerinden yararlanırken kötüye kullanımları önlemeyi amaçlayan kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Örneğin, sosyal puanlama (social scoring) gibi uygulamaların yasaklanması bu düzenlemeler arasındadır. Almanya’da, TU Braunschweig liderliğinde yürütülen ve Daimler ve Benz Vakfı tarafından finanse edilen “Adalet Sisteminin Dönüşümü, Otomasyonu ve Kullanıcı Odaklılığı için Teknolojik Zekâ (TITAN)” gibi araştırma projeleri, büyük dil modellerinin (LLM) yargı sistemindeki potansiyelini incelemektedir. Bu projeler, modern yazılım teknolojilerinin yargı süreçlerini daha da geliştirebileceğini ortaya koymayı hedeflemektedir. Ayrıca, Max Planck Hukuk Ağı tarafından yürütülen araştırmalar, yapay zekânın hukuki bağlamlarda güvenli ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamak için etik ve hukuki zorlukları ele almaktadır. Özellikle üretken yapay zekâ sistemlerinin, telif hakkı ile korunan materyalleri izinsiz kullanma riski gibi fikri mülkiyet sorunları da dikkate alınmaktadır.
Avrupa Birliği ve Gelecek Perspektifleri / AB Yapay Zekâ Yasası ve Yargıya Etkisi
AB'nin 2024'te yürürlüğe giren AB Yapay Zekâ Yasası, yapay zekânın yargı gibi yüksek riskli alanlarda kullanımını düzenliyor. Bu yasa, AI sistemlerinin insan haklarına, veri gizliliğine ve hukukun üstünlüğüne uygun bir şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını zorunlu kılıyor. Özellikle yüksek risk taşıyan AI uygulamalarında, şeffaflık ve güvenlik standartları artırılıyor.
Almanya’nın Ulusal AI Stratejisi
Almanya, yargıda AI kullanımını daha etkin hale getirmek için bir ulusal düşünce kuruluşu (think tank) oluşturdu. Bu kuruluş, AI'nin yargı süreçlerine entegrasyonunu yönlendirmek ve etik kurallar çerçevesinde kullanımını sağlamak için çalışıyor. Ayrıca, devlet destekli AI sistemlerinin geliştirilmesi, özel sektör teknolojilerine olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.
Sonuç: Adalet ve Teknolojinin Dengesi
Yapay zekânın yargıya entegrasyonu, adaletin hızını ve etkinliğini artırma potansiyeline sahip olsa da bu süreçte etik ve hukuki soruların yanıtlanması büyük önem taşımaktadır. Almanya ve Avrupa Birliği’nin bu alanda attığı adımlar, diğer ülkeler için bir model olma niteliği taşırken, teknolojinin insan unsuru olmadan adaleti tam anlamıyla sağlayamayacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Yapay zekânın fırsatlarını değerlendirirken risklerini dengeleyen düzenlemeler geliştirilmesi, kamu güveninin korunması açısından kritik önemdedir. Gelecekte, yapay zekâ ile insanın iş birliği, adaletin temel değerlerini koruyarak modern yargı sistemlerinin şekillenmesine katkı sağlayabilir. Sonuç olarak, yapay zekânın yargı sistemine entegrasyonu, adaletin hızını ve etkinliğini artırma potansiyeliyle birlikte, etik ve hukuki sınırların yeniden tanımlanmasını gerektiren bir dönüşüm sürecidir. Burada odaklanılması gereken mevcut teknolojilerin fayda odaklı kullanılmasıdır zira değişmeyen tek şey değişimdir ve ancak hızlı adapte olabilenler sürdürülebilir başarıyı yakalayabilenlerdir.
*Bu makalede, Stanford Üniversitesi'nin OVAL laboratuvarı tarafından geliştirilen STORM yapay zeka platformu ile güncel araştırma sonuçlarına yer verilmiştir. STORM, yapay zekâ ve doğal dil işleme teknolojilerini birleştirerek bilgi sorgulama, özetleme ve içerik üretimi alanlarında güvenilir, kaynakçalarını göstererek oluşturan yenilikçi bir araştırma aracıdır.
M. Ceyhun GÜLER- TECMONY Teknoloji Koçu