İZMİR HABERLERİ
İzmir
Açık
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
İZMİR
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Ara
MENÜ
İzmir Haberleri Yerel Kabak Kemanenin Otantik Yolculuğu: Orta Asya'dan Ege'ye Yanık Bir Ses

Kabak Kemanenin Otantik Yolculuğu: Orta Asya'dan Ege'ye Yanık Bir Ses

Kabak kemane, Türk halk müziğinde köklü bir yere sahip, su kabağından yapılan eski bir çalgıdır ve özellikle Ege Bölgesi'nde yaygındır.

2 Dakika
Okunma Süresi

Türk halk müziğinin telli, yaylı ve deri kapaklı sazları arasında tek örnek olan kabak kemane, kökenlerini Orta Asya'dan günümüz Anadolu'suna taşıyan otantik bir çalgıdır. Özellikle Batı Anadolu’da Ege Bölgesi ve Muğla çevresinde yaygın olarak kullanılan kabak kemanenin az sayıdaki yapım ustaları bu yörelerde yaşamaktadır.

Kabak Kemanenin Otantik Yolculuğu: Orta Asya'dan Ege'ye Yanık Bir Ses

İnsanoğlunun eski zamanlardan bu yana çevresindeki doğal malzemeleri kullanarak çalgı yaptığı bilinmektedir. Asya’dan Afrika’ya geniş bir coğrafyada görülen su kabağının (Latince adı: Lagenaria siceraria) çalgı yapımında kullanılması da çok eskilere dayanır. Su kabağı, içi boş, sert ve suya dayanıklı gövdesi nedeniyle yüzyıllardır sürahi, hamam tası, balıkçı şamandırası gibi çeşitli eşyaların yapımında da kullanılmıştır. Ancak su kabağı en güzel forma ve sese kabak kemane adıyla Türkiye'de ulaşmıştır.

Iklığdan Kemaneye: Türklerin En Eski Çalgılarından Biri

Kabak kemane, kendine has yanık sesi ve çalma tekniğiyle dikkat çeker. Türklerin en eski ve en az değişim gösteren halk çalgılarından biri olarak öne çıkan bu saz, ok ve yayın çıkardığı sesten esinlenerek "ıklığ" adını almış, zamanla bu isim yerini yay anlamına gelen Farsça "keman" kelimesine, oradan da "kemane"ye bırakmıştır.

Kabak kemanenin su kabağından yapılmış ses kutusu zaman içinde akraba çalgılardan esinlenilerek yerini ağaç çanağa bırakmış olsa da, halen su kabağından yapılan kabak kemane sayısı da oldukça fazladır. Önceleri telleri at kuyruğundan yapılan kabak kemanede günümüzde bağırsak ve ipek teller kullanılmaktadır. Uzun sapından dolayı birinci tel üzerinde ezgi icra edilirken, ikinci ve üçüncü teller dem teli olarak kullanılmaktadır.

Bugün halen tasavvuf musikisinin en önemli çalgısı olarak dikkat çeken kabak kemane, Yörük Türkmen müziğinin de önemli çalgılarındandır. Özellikle Antalya, Isparta, Burdur ve Muğla illerini kapsayan Teke bölgesinde ve İzmir çevresinde kullanılmaya devam eder. İzmir’de önemli kabak kemane yapım ustaları yaşamış ve günümüzde de yapımına devam eden ustalar bulmak mümkündür.

Kemane ilk başta iki telli iken zamanla önce üç tele, daha sonra profesyonel topluluklarda kullanılmaya başlanınca tel sayısı dörde ulaşmıştır. Günümüzde altı telli kabak kemaneler de bulunmaktadır. Türkiye’de halk çalgıları içinde üst sıralara yerleşen kabak kemanenin yerel yapımcılarının yanı sıra çalınması ve yapımı konusunda eğitim veren yükseköğretim kurumları da mevcuttur.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *