İzmir'in güneydoğusunda, Nif Dağı'nın eteklerine kurulmuş olan Buca ilçesi, sadece bugünkü hareketli yaşamıyla değil, aynı zamanda binlerce yıllık köklü tarihi ve adının kökenine dair farklı varsayımlarla da dikkat çekiyor. Antik çağlardan bu yana bir yerleşimin olduğu bilinen Buca, geçmişin izlerini günümüze taşıyor.

İzmir Buca'nın Adının Sırrı: Tarihi Kökenleri ve Farklı Varsayımlar
Buca adının nereden geldiği konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte, farklı teoriler öne sürülmektedir. Bu teorilerden biri, İznik Devleti Kralı İoyanis'in 1235 yılında "Kohi" olarak bahsettiği ve Kral Yolu yakınında bulunan bir yerleşim alanının zamanla değişim göstererek Buca adını aldığı yönündedir. Kohi adının sırasıyla Gonia, Bugia ve son olarak Buca'ya dönüştüğü sanılmaktadır.
Bir diğer varsayım ise Bizanslılar döneminde bugünkü yerleşim yerinde "Vuza", "Uza" ya da "Vuzas" isimli bir toprak sahibinin yaşadığı ve yerleşim yeri isminin bu kişinin adından esinlenerek zamanla Buca olduğu şeklindedir.
İlginç bir detay olarak, İtalyancada "Buca" kelimesinin "çukur" anlamına gelmesi ve ilçenin fiziki olarak çukur bir bölgede yer alması, ismin buradan geldiği fikrini kuvvetlendirmektedir.
Antik Çağlardan Günümüze Uzanan Tarih
Buca'nın tarihi M.Ö 130'lara kadar uzanmaktadır. Antik çağdan bu yana bir yerleşimin olduğu bilinen Buca, birçok medeniyete tanıklık etmiş, kültürel ve tarihi bir belde niteliği taşımaktadır. 1868'de Buca'nın kuzeydoğusunda ortaya çıkarılan ve halen Londra'daki İngiliz Müzesi'nde sergilenen antik döneme ait büyük bir kadın büstü, bölgenin köklü geçmişine işaret etmektedir.
Osmanlı Devleti döneminde 1872 yılında Buca'nın ünlü üzümlerini tüm dünyaya ulaştırmak için Buca Tren İstasyonu inşa edilmiştir. Buca, yakın tarihimizde Rumlar, Yahudiler ve Türklerin bir arada yaşadığı, Avrupalı işadamları ve ailelerinin de sayfiye yeri olarak yerleştiği çok kültürlü bir bölge olmuştur.
Coğrafya ve Yönetim
İzmir'in yaklaşık 9 kilometre güneydoğusunda, Nif Dağı'nın güney eteklerine yerleşen Buca, 221 kilometrekare yüzölçümüne ve 38 metre denizden yüksekliğe sahiptir. Genellikle düz ve verimli topraklara sahip olan ilçe, Akdeniz ikliminin tipik özelliklerini taşır. 4 Temmuz 1987 yılında yürürlüğe giren 3392 sayılı yasa ile ilçe statüsüne kavuşmuştur.