İzmir'in gözde tatil beldesi Çeşme, sadece masmavi deniziyle değil, binlerce yıllık köklü tarihiyle de ziyaretçilerini büyülemektedir. Yöreye özgü "çeşmelerden" adını alan bu ilçe, antik çağlardan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin bir kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır.
Çeşme Kalesi: Denizin Kenarındaki Tarihi Tanıklık
Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eserlerinden biri, 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından yaptırılan Çeşme Kalesi'dir. Dikdörtgen biçimindeki kale, altı kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü sunar. İlk inşa edildiği zamanlarda denize sıfır olan kale, zamanla denizin doldurulmasıyla bugünkü konumunu almıştır. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, önünde Büyük Türk Komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın aslanı bulunan heykeli de görülebilmektedir. Kale, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava koşullarına ve düşman saldırılarına karşı korumaktaydı. Kalenin güney kapısı, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır.
Çeşme Müzesi: Kazılardan Gelen Eserler
Çeşme Kalesi içinde yer alan Çeşme Arkeoloji Müzesi, Erythrai, Çeşme ilçe merkezi, Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Müzede 320 adet arkeolojik, 126 adet etnografik eser ve 31 adet sikke olmak üzere toplam 477 eser sergilenmektedir. Müze, ilk defa 1965'te İstanbul Topkapı Müzesi'nden getirilen silahlarla silah müzesi olarak açılmış, ancak 1984'ten sonra Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılarından elde edilen eserlerin sergilendiği bir arkeoloji müzesine dönüştürülmüştür.
Tarihi Kervansaray: Geçmişin Konaklama Durağı
1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı Kervansaray, Çeşme'ye ayrı bir özellik katmaktadır. Tipik bir Osmanlı dönemi kervansarayı olan bu yapı, geçmişte özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılmıştır. Günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet veren Kervansaray'da ayrıca gece eğlence mekanları ve alışveriş merkezleri de bulunmaktadır.
Erythrai (Ildırı): Kızıl Kentin Antik İzleri
Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai'dir. Yunancada "kırmızı" anlamına gelen "Erythros"tan türediği sanılan bu ismin, kentin kırmızı toprağından geldiği veya ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan aldığı varsayılmaktadır. Kentte ele geçen bulgular, bu yörede İlk Tunç Çağı’ndan bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. Erythrai, tarihte birçok kaynakta yer alan ve ünlü filozof Platon’un kitaplarına dahi girmiş önemli bir antik kenttir. 1960’lı yıllarda yapılan kazılarla ortaya çıkarılan Erythrai Antik Kenti’nde, ayakta kalmayı başarabilen eserler arasında antik tiyatro ve tapınak da yer almaktadır. Ziyaretçiler, buradaki askeri ve sivil yapı kalıntılarını ücretsiz olarak gezebilirler.