İZMİR HABERLERİ
İzmir
Açık
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
İZMİR
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Ara
MENÜ
İzmir Haberleri Kültür Sanat İzmir'de Bir Çello Masalı!

İzmir'de Bir Çello Masalı!

Pelin Odabaşı, İzmir'de düzenlediği etkinlikte çello ile sanatsal serüvenini anlatarak, genç sanatçılara değerli tavsiyelerde bulundu. Sanatın toplum üzerindeki etkisine dikkat çekerek, genç yeteneklerin kariyerlerine nasıl yön verebileceklerine dair ipuçları sundu.

6 Dakika
Okunma Süresi
Haberleri

İzmir Devlet Opera ve Balesi çello sanatçısı Pelin Odabaşı ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, müzikle olan yolculuğunun her aşamasını ve sanatla iç içe geçen hayatını konuşma fırsatı bulduk. Çello ile olan derin bağından, İzmir’deki sanat ortamına kattığı değere kadar birçok farklı konuya değinen Pelin Odabaşı, aynı zamanda genç sanatçılara ve müziğe ilgi duyan tüm çocuklara verdiği değerli tavsiyelerle de ilham veriyor. Sanatın gücünü ve müziğin birleştirici etkisini derinlemesine keşfetmek isteyenler için keyifli bir sohbet sizleri bekliyor.

Pelin Odabaşı, İzmir'de düzenlediği etkinlikte çello ile sanatsal serüvenini anlatarak, genç sanatçılara değerli tavsiyelerde bulundu. Sanatın toplum üzerindeki etkisine dikkat çekerek, genç yeteneklerin kariyerlerine nasıl yön verebileceklerine dair ipuçları sundu.

Onurcan Kurtay: İzmir Haberleri’ne röportaj verdiğiniz için teşekkür ederiz Pelin Hanım. Sizleri tanıdığıma memnun oldum. Öncelikle sizleri tanıyalım. Kısaca kendinizi bizlere anlatır mısınız? Müzikle olan yolculuğunuz nasıl başladı?

Pelin Odabaşı: Öncelikle herkese merhaba. Benim müzikle olan yolculuğum üç yaşında piyano eğitimiyle başladı. Müzisyen bir aileden geliyorum. Annem de İzmir Devlet Opera ve Balesi Sanatçısı; koroda çalışıyor. Onun beni müziğe yönlendirmesiyle beraber üç yaşında piyano eğitimi almaya başladım. Daha sonra beş yaşında org çalgılarıyla devam ettim. Ondan sonra da 8-10 yaşlarında çocuk korosuyla tanıştım. Bu dönemde piyano, hayatımın her alanında oldu. Profesyonel anlamda hep ders aldım.

Daha sonra, 12 yaşlarında gittiğim senfoni orkestrası konserinde çelloyu gördüm. Çellonun sesine, duruşuna âşık oldum diyebilirim ve bu süreçten sonra çello, hayatımdaki 15. yılına girdi. Çello çalışmalarıma Dokuz Eylül Üniversitesi’nde başladım. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Caner Bey ile çello çalışmalarıma devam ettim. Uzun süren bu süreçlerin ardından üç senedir de İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde çello sanatçısı olarak görev almaktayım.

Pelin Odabaşı, İzmir'de düzenlediği etkinlikte çello ile sanatsal serüvenini anlatarak, genç sanatçılara değerli tavsiyelerde bulundu. Sanatın toplum üzerindeki etkisine dikkat çekerek, genç yeteneklerin kariyerlerine nasıl yön verebileceklerine dair ipuçları sundu.

Onurcan Kurtay: İzmir Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu ile yollarınız nasıl kesişti? Bu ekiple çalışmak size neler katıyor?

Pelin Odabaşı: Bu çok özel bir hikâye benim için. Çünkü çocuk korosuyla müziğe başladım. 3-4 yıl boyunca çocuk korosunda birçok eser seslendirme fırsatım oldu. Şu an sahnede çaldığım eserleri çocukken sahne üstünde sergileme ve seslendirme fırsatı buldum. Bizim çocuk koromuzda çok değerli olan İsmail Bilen şefimiz vardı ve ses eğitimi ile müziğe dair bilgilerim onun eğitimiyle başladı. Bu kadar zaman sonra çocuk korosunda sesimle değil, kendi enstrümanımla yer alma onuru ve şerefi içindeyim. Çocukken söylediğim parçalara onlara çello çalarak eşlik ediyorum ve hâlâ parçaları onlarla birlikte ezberden söylüyorum. O çocuklarla birlikte müzik yapmanın keyfi, onların heyecanına ortak olmak, şu an yaşadığım en mucizevi ve en güzel olaylardan bir tanesi oldu.

Onurcan Kurtay: Peki, çocuklarla müzik çalışmak nasıl bir deneyim? Size ilham veren anlar ya da unutamadığınız bir prova anısı var mı?

Pelin Odabaşı: Bir kere en başında şunu söylemeliyim ki, çocuk sesi dünyadaki en güzel seslerden biri. En natürel, en doğal seslerden biri ve onların seslerinden dünyaya açılan şarkılar söylendiği zaman, o çocuk kalbiyle ve çocukların düşüncelerinde güzellikler dışında bir şey barınmadığı için, onların dünyasında olmak bana şu an çok ilham veriyor. Hiçbir düşüncenin, hiçbir kaygının olmadığı yerde sadece şarkı söylemenin verdiği mutlulukla mesleğimi icra ediyorum. Çocukların dünyaya söylemek istediği, onların dilinden söylenen ve bizim duymamız gereken birçok şeyin olduğunu düşünüyorum. Müzik soyut bir kavram. Onların seslerinden bu ezgileri, bu eserleri duyunca, anlık da olsa çok güzel bir dünyada yaşadığımızı, çok güzel bir hayat olduğunu ve her şeyin aslında sevgi üzerine kurulu olabileceğini herkese kanıt olabilecek nitelikte.

Onurcan Kurtay: Günümüzde klasik müzik eğitiminin önemi hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce toplum olarak bu alanda yeterince bilinçli miyiz?

Pelin Odabaşı: Klasik müzik eğitimi şu an istediğimiz seviyelerde değil. Fakat çok değerli hocalarımız var. Bizlere yurt dışından katkı sağlayan çok değerli sanatçılarımız ve hocalarımız var. Yurt dışı projelerini gerçekleştirdiğimiz ve bizlerin sergilediği Ankara, İstanbul, İzmir gibi olanakları daha fazla olan şehirlerde hem eğitim hem de sanat açısından avantajlı olduğumuz yerler var. Yurt dışı bağlantılı projelerle oradaki vizyonu ve misyonu ülkemize taşıyoruz. Çünkü klasik müzik bir Batı müziği. Kendi öz müziğimiz değil. Aynı zamanda senfoni orkestralarına ve opera orkestralarına gelen yabancı solistlerimiz, bizim ülkemize gelip misafir olarak çok güzel ve başarılı konserler verebiliyor. Klasik müzik eğitimine de değinirsek, sadece ülkemizde kalarak klasik müzik eğitimi almak zor. Ama biz klasik müzik eğitimini dışarıda, Batı’dan alacağımız eğitimle birleştirdiğimiz zaman bu müziği çok daha iyi algılayıp çok daha iyi bir vizyona sahip olabiliyoruz. Türkiye, bu eğitimi almak için gayet yeterli bir ülke. Bunu ben de görebiliyorum ve bunun böyle olduğunu düşünüyorum.

Pelin Odabaşı, İzmir'de düzenlediği etkinlikte çello ile sanatsal serüvenini anlatarak, genç sanatçılara değerli tavsiyelerde bulundu. Sanatın toplum üzerindeki etkisine dikkat çekerek, genç yeteneklerin kariyerlerine nasıl yön verebileceklerine dair ipuçları sundu.

Onurcan Kurtay: Son olarak hem çocuklara hem de müzikle ilgilenen gençlere neler söylemek istersiniz? Sizin geçtiğiniz yoldan geçmek isteyenlere bir mesajınız var mı? Ve sizce piyano mu, çello mu?

Pelin Odabaşı: Tabii ki de şu anda benim profesyonelleştiğim alan çello. O yüzden bu soruya çello diyebilirim. Benim gençlere vermek istediğim tavsiye ise her şeyin çok çalışılarak olduğu. Kendi hayatımızdan fedakârlıklar vererek oluyor. Sosyal yaşantıyla çalışma yaşantısını dengeleyerek oluyor. Yolda çok engebeler var, çok rakipler var. Her hocadan, her meslektaştan öğrenecek birçok şey var. Aktif olarak herkesin çaldığı enstrümanı dinletmesi ve yorum alması gerek. Ülkedeki olanaklar kullanılmalı. İşte çocuk orkestraları, gençlik orkestraları gibi... Ama diyebileceğim en büyük şey; gerçekten bir oda var, hayatımız boyunca oturup içine kapattığımız... Orada insanın kendi başına üretmeyi ve severek bir şeyler üretmesini gerektiren bir durum, bir meslek bu. Sesleri ve enstrümanı tutkuyla sevmeden bu işin yapılması çok zor. Yaptığımız ve icra ettiğimiz bu meslek, öteki mesleklerden biraz farklı bir durumda. Gerçekten ruhumuzla, duygularımızla ve bestecilerin hayat hikâyeleriyle, onların yaşantılarını da anlayarak, kendi yorumculuğumuzu ortaya katarak bir şeyler yapıyoruz. Bu seviyeye gelene kadar o enstrümanı çok çalışarak tanımak gerekiyor. Nerede ne ses çıkar, bilmek gerekiyor. O yüzden belli etütler, belli teknik egzersizler yorulmadan çalışılmalı ve bırakılmamalı. Bizimkisi böyle bir meslek. Yetenek bir yere kadar etkili oluyor. Çalışkan insanlar, mevcut olan yeteneklerini de geçeceklerdir. Bu çok büyük bir gerçek. Doğal yetenek; müzik kulağınızın olması ve müzik algınızın olmasıdır. Bunun üzerine saatlerce odalarda zaman geçirilerek çalışılırsa, elde edeceğiniz başarılar da üst düzey olacaktır. Ailemin de bana bu konuda destek olması ve arkamda olmaları tabii ki de benim buralara gelmemdeki en büyük sebeplerden. Ama her şey kişinin kendisinde bitiyor. Bir sosyal hayat tabii ki yaşanmalı ama denge en önemlisi. Her şey denge üzerine kurulu. Yorulmadan, moral bozukluğuna imkân vermeden, motivasyonunuzu üst düzeyde tutarak her şeye karşı gelerek, üst düzey şekilde çalışmak...

Onurcan Kurtay: Teşekkür ederiz, bizlere bu güzel röportajda eşlik ettiğiniz için. Emeğinize ve sanatınıza sağlık. Hoşça kalın.

Pelin Odabaşı'nın müziğe olan derin bağlılığı ve genç yeteneklere verdiği değer, sanatın ve eğitimin gücüne dair önemli bir hatırlatma niteliğinde. İzmir'de sanatın ve kültürün gücünü anlatan bu sohbetin, müzikle ilgilenen tüm gençlere ilham vermesi dileğiyle.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *