İZMİR HABERLERİ
İzmir
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
İZMİR
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Ara
MENÜ

"En Derin Karanlıkta, Kendi Işığın Saklıdır"

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Her sabah aynı yatakta uyanıyor. Aynı odada, aynı tavana bakıyor. Ve her şey aynı olsa da, içten içe bir eksiklik hissiyle başlıyor güne. Kahvesini yudumlarken sosyal medyada dolaşıyor. Görünürde her şey yolunda. Ama içeride bir boşluk var. Ne olduğunu o da tam olarak bilmiyor. Sanki hayatı, sabahı, hatta kimliğini kontrol edemiyor gibi. 

Dış dünya sürekli konuşuyor. Ne yapması gerektiğini söylüyor. "Şunu oku, bunu yap, şuraya git, şunu başar." Ama ne kadar çok öneri duyarsa, o kadar çok kayboluyor. O kadar çok dış ses var ki, kendi iç sesini duyması neredeyse imkânsız hale geliyor. Ailesi, öğretmenleri, arkadaşları… Herkesin bir fikri var. Ama kimse ona en temel soruyu sormuyor: “Sen kimsin?” 

Toplumun çizdiği başarı haritasında hızla ilerliyor: İyi bir okul, yüksek bir puan, prestijli bir iş… Ama tüm bu hedefler sanki başkaları için belirlenmiş. Kendisi için değil. Bu yolculukta, kendi yönünü kaybetmiş gibi hissediyor. Kendi arzularını, neye inandığını, neyi sevdiğini sorgulayamıyor. Çünkü daha baştan, başkalarının cevaplarını ezberlemesi istenmiş. 

Modern yaşam, başarıyı bir markaya dönüştürdü. Artık başarı, sadece bir kişisel tatmin değil; sosyal medyada sergilenen, onay bekleyen bir vitrin. Bir beğeni daha almak, bir adım daha görünür olmak… Ama her yeni kazanımda, tatmin biraz daha eksiliyor. Çünkü ödüller arttıkça, anlam azalıyor. Başarı belki de, insanın kendisinden en uzaklaştığı yer.  

Kendini kaybetmekten korkmamalı insan. Kaybolmak; zayıflık değil, arayışın en samimi halidir. Başkalarının yollarında yürümek kolaydır; çünkü çizilmiştir, bellidir. Ama kendi yolunu çizmek… işte o cesaret ister. O yüzden, bazen durmak gerekir. Yavaşlamak, çevrende yükselen sesleri kısmak, kendine doğru eğilmek… Kendi sorularını sormak, kendi cevaplarını aramak gerekir. 

Ve bu yolculuk, kolay olmayacak. Çünkü dış dünya seni sürekli eski kalıplara geri çağıracak. Tanıdık sesler, güvenli adımlar sunacak. Ama sen artık bilirsin: Gerçek güven, kendinle barışmakta yatar. Dışarıdan değil, içeriden gelen bir yön pusulasıyla yaşamakta. 

Bu yazı, belki de hepimiz için bir hatırlatma. Kendine yabancılaştığında, bunun yalnızca bir son değil, yeni bir başlangıç olabileceğini unutmaman için. Çünkü bazen kaybolmak, kendimizi bulmak için attığımız en dürüst ve en insani adımdır. Yolun en karanlık anı, çoğu zaman şafağa en yakın andır. Ve belki de en derin karanlık, kendi ışığını bulabileceğin yerdir.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *