Yerel Yönetimler ve Deprem İlişkisi

Türkiye hepimizin de bildiği üzere deprem kuşağında yer alan bir ülke. Coğrafi olarak depremlerin bu kadar sık yaşanmasının nedenleri ise; levhaların (kuzeyde Avrasya Levhası, güneyde Afrika Levhası, doğuda ise Arap Levhası), kesişiminde yer alması, Kuzey, Güney ve Batı Anadolu fay hatlarının bulunması ve de jeolojik yapıdan kaynaklanıyor. Depremlerin yoğun yaşadığı bir ülke olmamız ile depreme hazırlığımızın ilişkisini incelediğimiz zaman ise kocaman bir ters orantı ile karşı karşıya geliyoruz. Yani deprem kuşağında yer alıp depreme hazırlığı oldukça az olan bir ülkeyiz.
Bizi depreme hazır olmaktan alıkoyan nedenleri ise sıralamaya gerek yok artık. Tekrara düşmüş olmayalım, zira yıllardır bu sebepleri sıralayıp duruyor uzmanlar. İmar aflarından tutun da ihmalsizliklere kadar bir sürü sebep sayılabilir.
Ben olayın farklı bir boyutuna yani yerel yönetimler ve deprem ilişkisine odakla mak istiyorum. Yerel yönetimler deprem denkleminin merkezinde yer alan bir başka önemli kurumlardır. Belediyeler deprem öncesi hazırlık, deprem anında acil müdahale ve deprem sonrası iyileştirme süreçlerinde önemli görevler alması gereken kurumlardır. Yerel yönetimlere burada düşen önemli görevler; imar ve yapı denetimi, kentsel dönüşüm, afet eğitimleri, toplanma alanları oluşturmak, acil durum planları hazırlamak ve altyapı güvenliğini sağlamak.
Fakat güzel ülkemizin birçok yerinde bu görevleri tamamen yerine getiren veya yerine getirmeye özen gösteren belediyeleri sayın deseniz; bir elin parmağı kadar belediye sayamam sizlere… Bu konuda elini taşın altına koyan; bir şeyler yapmaya çalışan bir tek partimiz Cumhuriyet Halk Partisi… Bunu da açık yüreklilikle ve objektifliğimle söylediğime, partizanlık yapmadığıma emin olabilirsiniz. Neden mi? Gelin nedenlerini aktarayım sizlere…
Genel Başkanımız Özgür Özel önderliğinde partimizin bu konuda başlıca politikaları Bilimsel Kent Planlaması, Kentsel Dönüşümde Sosyal Adalet, Yerel Afet Yönetim Merkezleri, Deprem Master Planları, Toplumsal Katılım, Şeffaflık ve Denetim şeklinde 6 başlıkta özetlendi. Bu planlar; deprem kuşağında yer alması gereken bir ülkede olmazsa olmaz planlardır. Bu politikalar; ülke genelinde tüm CHP’li tüm belediyelere gönderildi ve bu politikaların oluşturulması takip edildi.
Kent planlaması niçin gerekli; kentin daha sağlıklı bir yaşam sunması için gerekli. Bir depremde kent planlamasının iyi olduğu bir yerde kayıplar fazla olamaz. Kentsel dönüşümde sosyal adalet niçin gerekli; çünkü vatandaşın kentsel dönüşüme katılımını artırmanız gerekiyor. Kendisine verilen payın adil olmadığını düşünen bir vatandaş konutunu kentsel dönüşüme sokmak için yeterli motivasyonu kendinde bulamaz. Yerel yönetim afet merkezleri niçin gerekli? Çünkü afet kadar afet sonrası durumları kontrol etmek de önemli. Kontrol mekanizması tam işlemezse; 6 Şubat’ta olduğu gibi çok fazla can kaybı yaşayabiliyoruz. Deprem master planları deprem gerçeğine yönelik kentleri uzun vadeli koruyan stratejik planlar olduğu için önemli. Toplumsal katılım; afet durumlarında yurttaşların da arama kurtarma faaliyetlerine katılımını sağladığı için gerekli. Ve tüm bunların şeffaf ve denetlenebilir olması afet durumlarındaki fırsatçılığın da önüne geçecek önemli bir fonksiyon.
Tüm bu saydığım nedenlerden ötürü deprem denkleminin en önemli sac ayaklarından biri olan yerel yönetimleri; bu denklemin zayıf halkası haline getirmek veya denklemin dışında tutmamak gerekiyor. Yerel yönetimlerin ise bu konuda üzerine düşen görevleri keyfi nedenlerle yapmaması gerekiyor. Son olarak İstanbul’da gerçekleşen depremden etkilenen tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.