Çocuklar Başarı Baskısı Altında Büyüyor! Onların Gerçek Mutluluğunu Unutuyor muyuz?

YAYINLAMA:

Bir çocuğun dünyasını hayal edin…Oyunlarla, merakla, keşiflerle dolu bir dünya olmalı, değil mi? Ama günümüzde birçok çocuk için bu dünya, sınavların, ödevlerin, yarışların ve hiç bitmiyen beklentilerin gölgesinde kaybolur. 

Artık çocuklar, daha okuma yazmayı öğrenmeden “başarılı” olmak zorunda hissediyorlar. Daha anaokuldan itibaren “Bu çocuk ona göre daha zeki” gibi etiketler yapıştırıyorlar. Çocuklar, başarılarının sınav sonuçlarıyla ölçüldüğü bir dünyada büyüyorlar.

BASKININ KAYNAĞI: AİLELER VE EĞİTİM SİSTEMİ 

Tabikide hiçbir aile kendi evladına zarar vermek istemez. Anne, babalar çocuklarının gelecekte daha başarılı ve mutlu bir hayatının olmasını isterler. Ancak bazen farkında olmadan çocuklarını kendi hayallerini gerçekleştirecek bir” proje” olarak görebilirler. 

“Büyüyünce doktor olmalısın” 

“En iyi okulda okumalısın” 

“Diğer çocuklardan daha iyi olmalısın” 

Gibi cümleler belki sevgiyle ve endişeyle söyleniyor ama çocukların ruhunda derin izler bırakıyor. Çünkü bir çocuk, sadece kendi potansiyeline değil, çevresindekilerin beklentilerine göre de büyümek zorunda hissediyor. Eğitim sistemi de bu baskıyı arttıran en büyük etkenlerden biridir. Sınavlar, notlar, testler, başarı sıralamaları…
Tüm bunlar, çocukların özgüvenlerini sarsıyor ve başarısız olduklarında kendilerini önemsiz hissetmelerine neden oluyor. 

ÇOÇUKLARI BASKIDAN NASIL KURTARABİLİRİZ 

Öncelikle, başarı kavramını yeniden tamamlamamız gerekli. Başarı, sadece akademik başarı demek değildir. Çocukların mutlu olması, kendi ilgi alanlarını keşfetmesi de bir başarıdır.
Her çocuğun ilgi alanı birbirinden farklıdır. Onları tek bir kalıba sokmaya çalışmak, sadece mutsuz ve kaygılı bireyler yetiştirmeye neden olur. 

Çocuklar üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak, sadece onların geleceğini değil, toplumun geleceğini de inşa etmek demektir .Gerçek anlamda başarılı bir nesil yetiştirebilmek için onlara ,başarıyı yalnızca başkalarının tanımlarına göre değil, kendi değerleri ve istekleri doğrultusunda şekillendirmeleri için fırsat tanımalıyız. 

Bir çocuğa verebileceğiniz en büyük armağan, onun kendi yolunu keşfetmesine izin vermektir. Herkes doktor, mühendis, avukat olmak zorunda değil. Belki bir çocuk iyi bir yazar olacak, belki bir öğretmen ya da bir ressam… Ama en önemlisi mutlu bir birey olacak. Çocuklarınızı başkalarının çizdiği yollara hapsetmek yerine, kendi yollarını bulmalarına izin vermeliyiz 
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *