“Yetkiler Verilir, Ama Geri Alınmaz”
Karayalçın’ın konuşmasında vurgu yaptığı noktalardan biri, yerel yönetimlerin merkezi idarenin bir şubesi gibi görülmesi. “Yerel yönetimlerin yetkileri bir verilip bir alınıyorsa, bu yaşamın doğal akışına aykırıdır,” diyen Karayalçın, Türkiye’de yerel yönetimlerin sürekli değişen bir yetki düzenine mahkum bırakıldığını ifade etti. İzmir gibi yerel dinamikleri güçlü bir şehirde bu durumun kabul edilemeyeceğini vurguladı. İzmirli olarak biz de soruyoruz: Bu merkeziyetçilik nereye kadar?
“Hemşehri Oyu İkinci Sınıf Değil”
Karayalçın, demokrasinin bel kemiğini oluşturan seçim sistemine ilişkin eleştirilerini de dile getirdi. “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde verdiğimiz oylar tam geçerliyken, yerel seçimlerde hemşehri oyları bazen partisine göre yok sayılabiliyor,” diyerek bu durumun demokrasiye aykırı olduğunu belirtti. İzmirli bir hemşehri olarak hepimiz şunu biliyoruz: Demokrasi, yalnızca genel seçimlerden ibaret değildir. Yerel yönetimlerde oylarımızın değeri eşit değilse, bu sistem sorgulanmalıdır.
Aziz Nesin’den Bir Hatırlatma
Konuşmasında Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” kitabına da atıfta bulunan Karayalçın, Türkiye’de yaşanan bu durumun mizahi bir karşılığı olduğunu, ancak demokraside böyle bir durumun kabul edilemeyeceğini söyledi. İzmir gibi kültürel ve demokratik duyarlılığı yüksek bir şehirde, bu mesaj oldukça yankı buldu.
İzmir’den Gelen Bir Çağrı: Tek Adam Rejimine Karşı Yerel Güç
Panelin ardından konuşan Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şube Başkanı Cengiz Onur, Türkiye’deki merkeziyetçi yönetim anlayışını eleştirerek, bunun “tek adam rejimi” oluşturduğunu ifade etti. Onur’a göre, yerel yönetimlere idari ve mali özerklik verilmeden demokrasi güçlenemez. İzmir’in bu konuda bir rol model olabileceğini belirten Onur, sosyal demokrat belediyelerin üretime dayalı bir model geliştirmesi gerektiğini savundu.
Sosyal Yardım mı, Sadaka Kültürü mü?
Onur, mevcut iktidarın “Ak Belediyecilik” adı altında uyguladığı sosyal yardım politikalarını eleştirerek, bu anlayışın insanları edilgen bireyler haline getirdiğini söyledi. İzmir gibi üretime dayalı projelerin öne çıktığı bir şehirde, kooperatifleşme ve üretim odaklı bir belediyecilik modelinin yerelden genele değişimi başlatabileceğini ifade etti.
İzmir’den Demokrasiye Katkı
Bu panel, yalnızca yerel yönetimlerin sorunlarını değil, demokrasinin geleceğini de tartışmaya açtı. İzmir’den yükselen bu ses, hem yerel hem de ulusal düzeyde yankı bulmaya devam edecek gibi görünüyor. Çünkü İzmir, her zaman olduğu gibi demokrasinin ve adaletin yanında durmayı sürdürüyor.