İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) üzerinde dönen tartışmaların merkezinde yer alan "İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesinde dikkat çeken iddialar ortaya atıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen kapsamlı soruşturma neticesinde hazırlanan iddianamede, İBB'nin reklam alanı kiralama ihale süreçlerinin bir grup tarafından manipüle edilerek daha önce kurulmuş bir suç örgütüne mali destek sağlamak amacıyla kullanıldığı öne sürülüyor. Özellikle, ihale süreçlerindeki düzensizlikler ve kamu zararı oluşturan işlemler ile ilgili detaylı açıklamaların yer aldığı iddianame, 407 sanığı kapsıyor ve İstanbul’un yönetiminde meydana gelen açıkça haksızlıkları gözler önüne seriyor. İBB’nin mülkiyetinde bulunan reklam alanlarının kiralama ihale süreçleri, yerel yönetimlerin şeffaflık ve adalet ilkelerine ne denli aykırı hale geldiğinin önemli bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
İhalelere Fesat Karıştırma İddiaları
İddianamede, İBB'nin reklam alanları için gerçekleştirdiği ihale süreçlerinde, kamu zararına yol açacak şekilde çeşitli manipülasyonlar yapıldığı belirtiliyor. İhale şartnamelerinin, sadece belediye iştiraklerine katılım sağlanacak şekilde düzenlenerek, dışarıdan gelen tekliflerin engellendiği ve bu açıkların bilinçli şekilde yaratıldığı ifade ediliyor. Özellikle, ihaleye katılacak olan firmaların sayısını kasıtlı olarak sınırlayarak, İBB’nin iştiraki olan Kültür AŞ’ye ihale verilmesinin sağlandığı öne sürülüyor. İddianamede, ihale ilanlarının ayrıntı içermeyen bir şekilde yayımlanmasının, birçok firmanın ihaleye katılmasını önleyecek bir strateji olduğu belirtiliyor. Şikayetlerin ve tanık ifadelerinin analizine göre, bu durum, Ekrem İmamoğlu liderliğindeki suç örgütünün belirlediği bir planın parçası olarak değerlendiriliyor. İhaleye katılımı sınırlayıp sonucunda yalnızca belirli bir şirketin teklif vermesine olanak tanıyarak, ihalenin bu şirket üzerinde kalması hedeflenmiş.
Örgüt İle İhaleler Arasındaki Bağlantı
İddianamede dikkat çeken bir diğer nokta, söz konusu ihale süreçlerinin ardında yatabilecek olası motivasyonlar ve mali çıkarlar şeklinde öne çıkıyor. Tarif edilen sistem içerisinde, İBB’nin elde ettiği gelirlerin, suç örgütü içerisinde oluşturulmuş olan 'sistem' yapısına aktarılmasıyla suçun boyutları açığa çıkıyor. Özellikle gerek Kültür AŞ ile ilgili süreçler gerekse alt kiralama ihaleleri için belirlenen firmaların, dolaylı ya da doğrudan olarak bu yapı ile bir ilişkisi bulunduğu iddia ediliyor. Örgütün elebaşı Ekrem İmamoğlu ve yöneticilere yönelik elde edilen gelirlerin, haksız bir şekilde nakit ve elden teslim edildiği belirtiliyor. Bu durum, hem yasaların açıkça ihlal edilmesi hem de kamuya ait kaynakların kötüye kullanımı anlamına geliyor. Dolayısıyla, İBB’nin ihale süreçleri üzerindeki denetim mekanizmalarının ne denli zayıf olduğu konusunda çarpıcı bir durum ortaya çıkmakta.
Murat Ongun’un Rolü ve Altyapı İhaleleri
İddianamede Murat Ongun’un suç örgütüne olan katkıları da detaylandırılmakta. Ongun’un suç örgütü içindeki etkisi ve organizasyonu sağlayan bir rol üstlendiği, üst düzey yöneticilik pozisyonundan yararlanarak bu ihale süreçlerini bizzat yönlendirdiği belirtiliyor. İhalelerin yapıldığı anlarda bu sürecin hangi mantıkla ilerlediği ve hangi aşamalarda çeşitli firmalara yönlendirme yapıldığı üzerinde duruluyor. Özellikle, yapılan sayılamayacak kadar çok ihale arasında birer birer tespit edilen usulsüzlükler, kamunun kasasından ne denli büyük miktarda gelir kaybı yaratıldığına işaret etmekte. İddianame içerisinde verilen her bir ihale örneği, kamuya zarara uğratılan miktarın yanı sıra, o süreçteki ilişkilerin karanlık taraflarını da açığa çıkartmakta. Gün geçtikçe bu durum, yerel yönetimin güvenilirliğini sarsarak, kamuoyunda büyük tartışmalara sebebiyet vermekte. Sürecin nasıl işlediği ve İBB içerisinde kurulan bu sistemin nasıl dönüştüğü hakkında daha fazla bilgi edinmek için yapılan sosyal medya analizleri ve kamuoyunun tepkileri, tek başına bu iddiaların ne denli büyük bir tartışma yarattığını da gözler önüne seriyor.