Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenlerin mesleki gelişimi için belirlediği kasım ayı çevrimiçi seminer dönemine dair bir değerlendirme yaparak dikkat çekici sorunları gündeme getirdi. Sendika tarafından yapılan açıklamalarda, öğretmenlerin mesleki yeterliliklerini artırmak amacıyla hayata geçirilen sürecin, teknik sorunlarla başından itibaren sıkıntıya düştüğü ve bu durumun öğretmenler arasında ciddi sorunlara yol açtığı iddia edildi. Eğitim-İş, Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) sisteminin devreye girmesiyle birlikte birçok kullanıcıya erişim zorluğu yaşandığını, donma problemleri ve sistemin ilerlemesinde yaşanan aksaklıkların, öğretmenleri olumsuz etkilediğini vermiş olduğu örneklerle açıkladı. Çevrimiçi platformun yetersiz alt yapısı nedeniyle öğretmenlerin eğitim süreçlerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekilmesi ise konunun ciddiyetini artırıyor.
Altyapı Sorunları ve Erişilebilirlik Problemleri
Öğretmenler, ÖBA sisteminin yetersiz altyapısından dolayı ciddi teknik aksaklıklarla karşılaştıklarını bildirdi. Sistemden kaynaklanan fiziki problemler, eğitimcilerin derslerine katılımını zora sokarken, bu durum öğretmenlerin motivasyonunu da olumsuz yönde etkilemekte. Eğitim-İş, konuya dair yaptığı değerlendirmelerde, platformun kullanımında yaşanan erişim hataları, donma ve ilerleme zorluklarının yanı sıra, görme engelli öğretmenler için gerekli erişilebilirlik düzenlemelerinin de yapılmadığını vurguladı. Bu durum, sistemin belli bir kullanıcı grubuna hitap etmemesi anlamına geliyor ve eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyerek, tüm öğretmenler arasında ayrımcılık yaratmış oluyor. Ayrıca, sistemin yüksek bellek tüketimi nedeniyle kişisel bilgisayarda sorunlar yaşandığı ve buna bağlı olarak bazı öğretmenlerin eğitim faaliyetlerine katılımda zorluk yaşadığı ifade edildi. Bu olumsuz koşullar, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi.
Atatürk’ü Anma Açısından Eleştiriler
Eğitim-İş’in açıklamalarında yer alan bir diğer kritik nokta, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 Kasım tarihinin ara tatile denk getirilmesi üzerineydi. Sendika, bu durumun Atatürk’ü anma etkinliklerini engellediğini savunarak, milli değerlerin yaşatılması açısından alınan bu kararın son derece talihsiz olduğunu belirtti. Eğitim-İş, Atatürk’ün eğitim anlayışına, bilime ve laik bir eğitime olan inancının unutulmaması gerektiğini söyledi. Özal ve daha sonraki dönemlerde özellikle eğitim alanında uygulanan politikalar ve yönetimsel kararların, çoğu ülkenin eğitim sistemine zarar verdiği görüşünde olan sendika, Bakanlığın bu kararının da benzer sonuçları beraberinde getirdiğini ifade ediyor. Cemaatlere ve tarikatlara yapılan yardımların yanı sıra eğitime yeterli kaynak aktarılmaması, uzun yıllardır süregelen bir ana tema haline gelmiş durumda. Eğitim-İş, bu bağlamda sendika lehine oluşturucuları çatı altında birleştirerek, eğitim alanında yapılması gereken reformların önemine dikkat çekiyor.
İdeolojik Tercihler ve Eğitim Sistemi
Eğitim-İş, yaşanan sorunların yalnızca teknik problemlere dayandırılamayacağını, sürecin arkasında güçlü bir ideolojik tercih olduğunu öne sürdü. Eğitim sisteminin uzun yıllar boyunca çeşitli ideolojik yaklaşımlar tarafından şekillendirildiğini ve bu durumun eğitimdeki kalitenin düşmesinde önemli bir etken olduğunu ifade eden sendika, bu sorunun çözümü için toplumsal bir bilinçlenmeye ihtiyaç duyulduğunu dile getirmekte. Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevcut uygulamalarda ‘tarikat ve cemaatlere yönelik destekler sunarken’ öğretmenlerin gereken altyapıdan yoksun bırakılması, Eğitim-İş için giderek büyüyen bir güven kaybı yaratmış durumda. Sendika, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi yerine motivasyonlarının zedelediği gerçeğine dikkat çekerek, uygulamanın derhal sonlandırılması gerektiğini vurguladı. Eğitim-İş, sağlıklı bir eğitim süreci için erişilebilir ve kullanıcı dostu bir sistemin oluşturulması gerektiğini belirtirken, bu anlayışın ülkenin geleceği için son derece önemli olduğunu ifade etti. Eğitim-İş, laik, bilimsel ve çağdaş bir eğitim sistemini savunduklarını belirterek, Atatürk’ün “aydınlık yarınları yetiştirme” hedefinden asla taviz vermeyeceklerinin altını çizerek açıklamalarına son verdi.